8 Haziran 2012 Cuma

İmmünite (Bağışıklık)

İmmunite; vücudun enfeksiyon ajanlarına, yabancı cisimlere ve hatta vücut hücrelerine (kanser hücrelerinde olduğu gibi) karşı kendini savunma kabiliyetine denilir


 Vücut kendi molekülünü tanır. Dışarıdan giren diğer organizma ve hücreleri yabancı olarak algılar


 Vücudun savunma mekanizmalarını harekete geçirme kabiliyetine sahip yabancı maddelere antijen denilir
 Savunma Sistemleri 


  1.  Nonspesifik Savunma
  2.  Spesifik Savunma





 Nonspesifik Savunma
Vücuda girecek her türlü patojenin vücuda girmesine engel olmaya çalışan genel bir savunma sistemidir
 Nonspesifik Savunma


  • Deri: Vücuttaki ilk ve belki de en önemli bariyer deridir. Üzerinde herhangi bir kesik, çizik ya da yarık olmadan çoğu patojen ajan deriden vücuda giremez. Yağ ve ter bezleri kimyasal bir salgı yaparlar. Bu salgılar patojenleri zayıflatır ya da öldürürler. Ayrıca deri üzerinde patojenlerin deriye girmesine engel olan çok sayıda zararsız bakteri de vardır 



  • Mukoza: Solunum ve sindirim sistemi mukozası da patojenler için mekanik bir bariyer oluştururlar. Solunum sistemi siliyalı epitelle döşelidir. Bu epitel hücreleri arasında mukus salgılayan salgı bezleri de vardır. Burundan giren partiküller öncelikle burun kılları tarafından tutulur. Aşağı doğru geçenler ıslak mukusa yapışırlar. Balgam olarak çıkarılır ya da yutulur. Yakalanan patojenler burada fagosite edilirler


  • Vücut Salgıları: Gözyaşı, tükürük, nazal sekresyon, vagina salgısı gibi vücut salgıları da patojenleri yok edici enzimler ihtiva eder
 Nonspesifik Savunma
 Enflamasyon 
 Bu bariyerler aşılacak olursa (ör: küçük bir yaralanmaya bağlı olarak açılan yarıktan patojenler cilt engelini aşarsa) patojenler çoğalmaya başlar ve bir iltihabi reaksiyon başlar Burundan giren partiküller öncelikle burun kılları tarafından tutulur. Aşağı doğru geçenler ıslak mukusa yapışırlar. Balgam olarak çıkarılır ya da yutulur. Yakalanan patojenler burada fagosite edilirler.
 İnflamasyonun ilk adımı bazofillerin değişmesiyle oluşan mast hücreleri kandan bağ dokusuna geçer. Bu hücrelerden histamin salınır. Histamin kapillerlerde dilatasyona ve permiabilite artışına neden olur 


Enflamasyon
Enflamasyonun 4 belirtisi şunlardır:


  1. Şişlik 
  2. Isı Artışı 
  3. Kızarıklık 
  4. Ağrı


 Kan damarlarının genişlemesi nedeniyle bölgeye kan akışı artar. Bu cildin kızarmasına ve ısı artışına yol açar. Kapillerlerde geçirgenliğin artması daha fazla plazmanın interstisiyel aralığa geçmesine neden olur ve ödem gelişir. Artan interstisyel sıvı serbest sinir uçlarına baskı yaparak ağrıya neden olur
Nötrofiller ve monositler genişlemiş kapiller duvarından amoboid hareketlerle doku sıvısına geçerler. Nötrofiller patojenleri fagosite ederken monositler makrofajlara dönüşür. Makrofajlar büyük fagositik hücrelerdir ve düzinelerce istilacıyı bir anda yutabilir. Aynı zamanda immun cevabı stimüle eder. Özellikle nötrofillerin kemik iliğinde yapımını ve salınımını arttırır. Eğer bir enfeksiyonun üstesinden gelinecek olunursa, bazı nötrofiller ölür. Bu nötrofiller ölen doku hücreleri ve bakteriler, yaşayan beyaz küre hücreleri ile birlikte pus (abse) denen bir oluşum meydana getirirler


Kompleman Sistemi
 Komleman adı verilen bir grup plazma proteininden oluşur. Bir kompleman proteini aktive olacak olursa bu diğer komplemanların sırayla aktive olmasını tetikler. Bir seri reaksiyondan sonra bakteri duvarında bir delik açılır. Açılan bu delikten sıvılar ve mineraller bakteri hücresine girer ve onu parçalayıncaya kadar giriş devam eder Kompleman sistemi aynı zamanda bazı kimyasallar salgılar. Bu kimyasallar fagositleri bu bölgeye çekerek inflamasyonu tetikler


İnterferon
Bir virüs doku hücresini enfekte ettiğinde, enfekte hücre interferon denilen bir madde üretir ve salgılar. İnterferon enfekte olmayan bir hücrenin yüzeyindeki reseptöre bağlanır ve bazı maddeler salgılatarak bu hücreleri olabilecek viral istilaya karşı korur. Bu maddeler virüs replikasyonuna engel olur. Bir virüs doku hücresini enfekte ettiğinde, enfekte hücre interferon denilen bir madde üretir ve salgılar. İnterferon enfekte olmayan bir hücrenin yüzeyindeki reseptöre bağlanır ve bazı maddeler salgılatarak bu hücreleri olabilecek viral istilaya karşı korur. Bu maddeler virüs replikasyonuna engel olur.

Spesifik Savunma 

 Nonspesifik savunma mekanizmaları hızla patojenleri öldürüp enfeksiyonun yayılmasını önlerken, bir yandan da spesifik savunma mekanizmaları devreye girer. Spesifik savunma lenfatik sistemin görevidir
Bu sistem uzmanlaşmış hücrelerden oluşan savaşçılar ordusunu harekete geçirir ve çok karmaşık bir kimyasal mücadele hayata geçirilir.
Bu mücadeleyi yürüten hücreler vücudun lenf dokusuna yerleşmiştir ve lenfosit adını alır


  • İki tip lenfosit vardır: T - lenfositler ve B – lenfositler 
  • İç savunmada diğer önemli hücreler makrofajlar ve doğal öldürücü hücreler (NK)’dir


 T hücreleri hücresel kaynaklı savunmadan sorumludur. T hücreleri istilacı patojenlere direkt saldırırlar Hücresel kaynaklı savunmada T hücreleri yanında makrofajlar da görev alır T hücrelerinin her birinin belli bir antijene karşı koyacak binlerce çeşidi vardır Antijen vücuda girdiğinde işinin ehli T hücrelerinin harekete geçirilmesi süreci makrofajların antijenleri lenfositlere tanıtmasıyla başlar Uyarılan T hücreleri mitoz yoluyla bölünerek kendine benzer hücre kolonileri oluşturur

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder